Güney Hollanda Eyaletinin en büyük üçüncü şehri konumunda bulunan şehir aynı zamanda ülkenin en eski üniversitesi olan Leiden Üniversitesine de ev sahipliği yapıyor. Türkiye ile nüfus açısından kıyaslandığında; küçük bir şehir olan Leiden, 121 bin kişilik bir nüfusa sahiptir.

Küçük nüfusa rağmen altın çağ olarak nitelendirdiğimiz dönemde ülkenin en önemli tekstil şehri konumunda bulunmaktaydı. Şehre ilk kez gelen bir kişi için keşfedilmesi çok zevkli ve kolay bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Leiden, tren istasyonundan yürümeye başlayan biri en fazla 10 dakika içerisinde(abartmıyorum) şehir merkezinde olacaktır.

Çok klişe bir durum olduğunun farkındayım fakat üniversite şehri demek kesinlikle doğru; çünkü hukuk alanında önemli bir üniversite Leiden Üniversitesi. Kraliyet ailesi ve ülkenin önemli aile bireylerinin de tercihinin Leiden üniversitesinden yana olduğunu söylemeliyim. Köklü Üniversite dernekleriyle ünlü olduğunu da belirtmekte fayda var. Hatta şehrin birçok noktasında binaların farklı noktalarında derneklere ait kabartma ve yazılar görmek mümkündür. En bilindik öğrenci dernekleri; LSV Minerva , A.L.S.V. Quintus , A.S.V. Prometheus gibi derneklerdir.  Tabi durum böyle olunca öğrencilerin bir araya gelmesi ve topluca dışarıda vakit geçirmeleri hem okul hem de şehir için pozitif bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Leiden şehrinin benim için en etkileyici özelliği hepsi birbirinden değerli müzeleri. Naturilis Biodiversty Center, Rijksmuseum van Oudheden , Volkenkunde , Rijksmuseum Boerhaave ve Museum de Lakenhal olmak üzere hepsi  birbirinden önemli müzeleri şehrin güzelliğine önem katıyor.

Son olarak ülkenin önemli şehirlerine yakın ve en köklü üniversitelerden biri olması tercih açısından ilk sıralara çıkmasına sebep oluyor. Diğer yandan çok güzel tarihi bir şehirde yaşamak sadece öğrenciler için değil dışarıdan gelen herkes için de harika bir seçim anlamına gelecektir.

Yazan :OGUZKAVAK